Beylikdüzü Halkevleri, 3 Aralık Pazar günü “Laiklik ve Demokrasi Buluşması” paneli yaptı. Paneli yazacağım için, bu yazımda görüş ve yorumlarımdan çok bir anlatıcı/aktarıcı durumunda olacağım. Her ne kadar bu tarz yazıları sevmesem de (çünkü böylesi aktarım yazıları köşelere değil, haber kodlarına uygun yazılardır), bazen böylesi de gerekli oluyor.
***
Panelin moderatörü Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, panelistleri ise CHP Milletvekili İlhan Cihaner, CHP Milletvekili Ali Şeker ve Halkevleri Siyaset Akademisinden Menderes Tutuş idi.
***
Beylicium AVM’deki Erol Günaydın Sahnesi’nde saat 14’de başlayan panel 2,5 saat sürdü. Panele ilgi yoğundu.140 oturma yeri olan salon dolduğu gibi, aralara sandalyeler konuldu, bir kısım insan sahneye oturdu, bir kısım ayakta kaldı ve yine de bir kısım insan dışarıda kaldı. Bu iyi bir durum. Ancak gelenlerin yaş ortalaması 45 civarında olup gençler yok denecek kadar azdı. Bu da iyi bir durum olmayıp, siyaset ve gençlik ilişkisi üzerinde incelenmesi gereken sosyolojik bir konu.
***
Açış konuşmasını Halkevleri Beylikdüzü Şube Başkanı yaptı. Salonun basık olması, havasızlığı ve küçüklüğünden kaynaklı sorunlarının olduğunu bildiklerini, ancak Kültür Merkezi’nin tadilatta olması nedeniyle buraya mecbur kaldıklarını söyleyerek özür dileme nezaketini gösterdi.
***
Bu bilgiyi yazı kalabalığı ve gereksizliği olarak görmeyin; özellikle yazıyorum. Bir salonun mutlaka temiz, aydınlık, ferah, koltukların rahat, aydınlatmasının gözü yormayan, ses düzeninin iyi ve sahnenin rahat görünür olması, orada yapılan her etkinliğe büyük katkı sunar. İzleyici/dinleyici rahat ortamda daha iyi konsantre olur, ilgisi devam eder vb. Hani “coğrafya insanın kaderidir” deniliyor ya; bunun gibi, mekân da bir eyleme kalite katar!
***
Panel gerek biçim ve gerekse içerik olarak kaliteli geçti. Moderatör, ülkenin durumuna ilişkin çizdiği panoramaya bağlı olarak panelin amacını açıklayan konuşmasını yaptı. Her bir paneliste 15’er dakikalık söz hakkı verdi. Sonra soru bölümüne geçildi. Zaman sorunu nedeniyle her bir katılımcıya 2 dakika söz verildi. Tabi bu 2 dakikaya kimse uymadı. Çünkü insanlar o kadar doluydu ki…
***
Takribi 15 kişi söz aldı. Daha söz isteyenler de olmasına rağmen moderatör yeterli görerek panelistlere 5 dakikalık cevap hakkı tanıdı. Tabi bu 5 dakikaya da pek uyulamadı çünkü o kadar çok soru ve eleştiri karşısında bu zaman dilimi zorunlu olarak aşıldı.
***
Bir panelin biçimi (katılım, ilgi, zamanın kullanımı vb.), o panelin seviyesini belirleyen unsurların başında gelir.
***
İçeriğe gelince:
Cihaner, Şeker ve Tutuş, konuşmalarında Türkiye’de var olduğu kadarıyla laikliğin ve demokrasinin AKP iktidarı tarafından nasıl yok edildiğinin, giderek diktatör bir rejimin inşa edildiğinin çerçevesini çizdiler. Panelistler mevcut duruma dair objektif tespitlerde ve bunun karşısında neler yapılabileceği hususunda önermelerde bulundular.
***
CHP Milletvekili Cihaner laikliği, din ve devlet işlerinin ayrılması gibi o klasik ve ezberci tanımın ötesinde bir değerler bütününe sahip olduğunu ve toplum yaşamında daha kapsayıcı bir niteliği olduğunun altını çizdi. Laikliğin salt bir siyaset ve hukuk konusu olmadığını, iktisadi ve kültürel hayatta da çok ciddi önem arz ettiğine örnekler verdi. Kömür madenleri kazalarında ölenler için, bu işin fıtratı böyledir demenin; şehit ölümleri için, şehitliğin mutlu ve sevindirici bir ölüm biçimi olduğunu söylemenin aslında toplumu laiklik karşıtı bir kuşatma altına alarak, dini söylemler yoluyla önlem alınmayan iş kazalarına ve ekonomik sömürüye kılıf hazırlandığını belirtti.
***
Cihaner devamla önümüzdeki dönem cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 49 hayır, yüzde 51 evet sonuçları üzerinden bir politika geliştirilemeyeceğini, bunun bir fantezi olduğunu söyledi. Önümüzdeki seçimleri Erdoğan karşıtlığı üzerinden okumamak gerektiğini, bunun yanıltıcı olduğunu söyleyerek, toplumdaki yüzde 1’lik egemenliğe ve zenginliğe karşı toplumun ezilen, sömürülen yüzde 99’luk kesimine yönelik politikalar geliştirilmeli dedi. Bunun için de politik programa ve ilkelere ihtiyaç olduğunu ilave etti.
***
İkinci konuşmacı Menderes Tutuş, genel söylemler yerine önümüzdeki dönem seçimlerinde somut, pratik ve küçük gibi gözüken eylem biçimlerinin hayata geçirilmesi üzerine çok güzel bir konuşma yaptı. Sandıkların ve oyların korunması için sandık gönüllüleri örgütlenmesinin (ki, kendiliğinden oluşan bir harekettir) daha ileriye götürülmesine ihtiyaç var dedi. Dikta rejiminin başta kadınlara, emeğe, özgürlüğe ve laikliğe yönelik eylemlerine karşı kısa sürede dağıtılsa dahi direnişlerin çok önemli olduğunu, en azından okullarda, mahallede laiklik karşıtı eylemlere müdahaleden kaçınılmaması gerektiğini belirtti.
***
CHP Milletvekili Ali Şeker ise AKP iktidarının neo liberal politikalarının iflas ettiğini, kendi yakın çevresindeki bir avuç işverene haksız ve keyfi yollarla çok ciddi sermaye aktarımlarında bulunulduğunu, zengin fakir arasında müthiş bir uçurum oluştuğunu, bu iktidar yoluyla halkına küfredecek kadar nobran, terbiyesiz iş adamları türediğini söyledi. Fakirlik hususunda yoksul bir kadının intihar haberini okudu.
***
Şeker devamla AKP iktidarının ve tek adam yönetiminin sorgulanmaması için yalnız OHAL rejiminin baskıcılığını değil, aynı zamanda laikliği yok etmeye yönelik olarak dini değerleri kamusal alanda hâkim kılmaya çalıştığının da altını çizdi. Yalnızca müftünün nikah kıyması diye hazırladıkları kanun teklifini, müftü yerine müftülüğün nikah kıyması şeklinde bir kelime oyunu yaparak hazırladıkları bu kanun teklifini de mecliste kabul ettiklerini söyleyen Şeker, bu yolla köydeki cami imamının da nikah kıyabileceğini, bu durumun ise çocuk gelin ve zoraki evliliklere yasal bir kılıf olduğunu belirtti. Şeker, küçük gibi gözüken bu uygulamalarda olsun, eğitimde olsun tüm bu yapılanların laikliği ortadan kaldırmaya yönelik olduğunu ilave etti.
***
Moderatör toparlayıcı konuşma bölümünde daha çok Halkevlerinin siyasal görüşlerini bağımsızlık, laiklik, anti-emperyalizm, kadın hakları, emek gibi başlıklar halinde bir manifesto biçiminde dile getirdi. Türkiye siyasal alanında oraya buraya yanaşmak yerine kendi göbeğimizi kendimizin kesmesi gerektiğini, kesinlikle bir sol merkez inşasının gerekli olduğunu ve ancak böylesi bir politik yapının iktidara yürüyebileceğini ilave etti.
***
Yazı epeyi uzadı ve gazete köşe yazısından çok bir dergi makalesine dönmeye başladı. Bu nedenle ben sorular ve cevaplar kısmına hiç değinmeyeceğim.
Birkaç tespit yaparak ve bir soru sorarak yazımı bitireceğim.
***
Panelde Beylikdüzü CHP ilçesinden tanıdığım ve gördüğüm kadarıyla kimse yoktu. Yanılıyor olabilirim ve keşke yanılsam!
***
Dinleyiciler arasından soru soranlardan birkaç kişi CHP eleştirileri yaptı. İstanbul örgütlerinin kongrelerinin durdurulmasına itiraz edildi. CHP’nin dokunulmazlıkların kaldırılmasındaki tavrının son derece kötü ve tutarsız bir politik tutum olduğu eleştirisi yapıldı. CHP’nin 15 Temmuz sonrasında Yenikapı mitingine katılması ve anayasa oylaması sonucunda kitlesel tepkilerde bulunmaması eleştirildi.
***
Cihaner ve Şeker, bu eleştirilere katıldıklarını beyan ettiler.
Buraya kadar bir anlatıcı oldum. Eksiklerim elbette olur ama önemli olan yanlış aktarımlarda bulunmamış olmamdır.
Şimdi soruma geliyorum.
***
Halkevlerinin değerli üyeleri; hani bir sol merkez inşasından söz ediyorsunuz ve önümüzdeki seçimlerde diktatörlüğe karşı bir muhalefetin örgütlenmesi için sol ve laik değerlerden bir çerçeve çiziyorsunuz ya;
***
Sizin kendi politikalarınıza bir itirazım yok, öyle düşünüyor olabilirsiniz vs.
Ancak Erdoğan’ın seçilmemesi için bir sol değerler manzumesi sıralamanın ne anlamı var? Bu çizgi son derece daraltıcı değil mi?
***
Soruyorum: Ben solcu değilim. Halkevlerine, falan sol partiye, filan sol örgüte ve hatta CHP’ye de yakın değilim. Ancak ben Tayyip Erdoğan’a karşıyım! Bu durumda ben ne yapacağım?
***
Bana solu dayatırsanız Erdoğan’a ehven-i şer de olsa oy verebilirim. Neden beni öteliyorsunuz? Solculuğunuz sizin olsun!
***
Benim derdim Erdoğan’ı seçtirmemek!
Bunun politik programlarla falan bir ilgisi yok! Onu sonra düşünürüz! Eğer şimdi düşünürsek, daha baştan adım atamayız, bunu bilesiniz.
***
Bütün mesele Erdoğan’ı seçtirmemek olmalı. Çünkü Erdoğan seçilemezse AKP dağılır ve biter. Bunu söyler, bunu derim.
***
Elbette seçimlerde politik çizgiler, yapılması istenenler, dayanışmalar, toplumla kurulacak politik hatlar vb. olacaktır.
Sonuç olarak, ben sizlerden değilim ve Erdoğan’a karşıyım!
Ne yapacaksınız?
***
Panel zihin açıcıydı. Düzenleyenlere ve katılımcılar teşekkür ediyorum.
Benzer panellerin yapılması dileğiyle…
Okunma Süresi: 7 dk
Alper Rende'nin Sevgilisi Betül Çakmak Kimdir, Ne İş Yapıyor, Nereli, Yaşı Kaç, Mesleği?
#Genel / 09 Aralık 2024
Alper Rende Kimdir, Sevgilisi Kim? Ödülünü Aldı, Bir de Üzerine Evlilik Teklifiyle Herkesi Şaşırttı!
#Genel / 09 Aralık 2024
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *