Sosyal medya insanları yozlaştırıyor mu?
Ülkemizde ve dünyada gencinden yaşlısına pek çok kişi sosyal medyayı aktif olarak kullanıyor. Özellikle son yıllarda sosyal medyanın daha da yaygınlaşmaya başlamasıyla birlikte oldukça duyarsız, umursamaz ya da yapmak için yapan, hızla tüketen bireyler haline dönüşüyoruz.
Aslında son günlerde oldukça konuşulan bir konu olan “sosyal medya kapatılsa” ya da “belli uygulamalar kapatılsa” mevzusuna değinmek isterim.
Herkesin dilinde ve hem fikir olduğu bir husus var. O da sosyal medyanın olmadığı günlerde daha mutlu olduğumuz gerçeği.. Peki sosyal medya hayatımızdan tamamen çıksa bunu kabul edebilecek miyiz? Ya da eskiden daha mutluyduk diyenler için sosyal medyadan kopmak ve mutluluğu yakalamak mümkün müdür?
Sosyal medyada görünen birçok şey gerçeği yansıtmadığını ve sanal dünyanın sahte mutluluklardan ibaret olduğunu yeni jenerasyon bilse de yine de her yaş grubu için böyle bir gerçeğin olduğunu bir kez daha altını çizmek isterim.
Sosyal medyadaki hesaplarımızdan en güzel, en iyi, en entelektüel, en mutlu, hayatı yaşadığımız, keyif aldığımız, gezip tozduğumuz ve kimileri içinde hava atmak için en iyi yer olan, sadece olmak istediğimiz ve görünmek istediğimiz yanlarımızı paylaşıp duruyoruz. Aslında her zaman hayatın dört dörtlük olmadığını da biliyoruz.
Kimi insan sosyal medyadaki aldanmaya fazlasıyla kendini kaptırıp yaşantısıyla mukayese ediyor. Veya tam tersi olarak olmadığı bir kalıba girerek karşısındaki ya da tanımadığı insanlara karşı bir tavır ile hareket edip farklı bir kimliğe bürünüp manipüle edebiliyor.
Sosyal medya ve internet, boş ve anlamsız kullanıldığı zaman tehlikeli ve kötü bir noktaya dönüşebiliyor. Aslında burada kişinin tamamen sosyal medyayı nasıl kullandığı ve kullanım amacı devreye giriyor.
Son yıllarda TikTok bunun en belirgin örneği olabilir. Ahlaki değerleri hiçe sayan, pornografi içeren, dolandırıcılık yapılmasının en kolay yolu olarak önümüze çıkıyor. Özellikle reşit olmayan çocukların bu tarz uygulamaları kullanması da büyük tehlike oluştururken belki de birçok kişi için ahlaki ya da kültürel yozlaşmanın tetikleyicisi oluyor.
Yozlaşma nedir? diyenler için kısaca tanımlayacak olursam bozulmak, özünden uzaklaşmak, iyi olan niteliklerin zamanla kötüye gitmesi ya da dejenere etmek olarak tanımlamak mümkündür.
Sosyal medyanın olumsuz tarafları, birçok değerlerimizi kötüye doğru ilerlettiğinin herkes bilincinde. Gün geçtikçe duyarsızlaştığımız, umursamadığımız, aslında oldukça önemli konu ve olaylar üst üste yaşandığında normalleştirmeye başlıyoruz. En can alıcı ve tehlikeli olan nokta da bu değil mi? “Normalleştirmek” Hayatın içinde yaşanan olumsuz ve infial yaratacak konuları normalleştirmeye yönelik adımlar atılıyor. Ve bu kasıtlı olarak yapılıyor. Normalleştirme adımları gerçekten masum gibi görünen ve zaman içinde toplumu kötüye götürecek en büyük gizli faktörlerden biridir.
Sosyal medyanın normalleştirmeye yönelik algısı yüzünden bozulan ilişkiler, evlilikler, toplumsal değerler, ahlaki düzeyler kötü yönde etkilenerek geleceğimizi ister istemez etkiliyor.
Peki sosyal medyanın insanları yozlaştırmasının önüne nasıl geçilir?
İlk olarak çocuklar açısından konuyu ele alacak olursak aile değerleri ve görgü kurallarını iyi ve doğru bir üslupla ifade etmek gerekir.
Yetişkin bireyler için ise aslında geçmişe yönelik adımlar atmak burada en kilit nokta olacaktır. Yani adab-ı muaşeret dediğimiz terbiye, ahlak ve görgü kurallarını yok saymamamız gerekiyor. Nezaketi, üslubu hayatımıza daha da fazla entegre etmemiz lazım. Doğru ve yanlışı ayırt ederek ve yanlış olanı doğru saymamakta birçok ahlaki ve etik değerler ancak bu yöntemle korunur.
Herşeyin iyi olduğu kadar kötü yanları da var. Önemli olan onu nasıl kullandığınız ve yönetebilmeniz olmalıdır.