Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Kapalı
12°
Ara

Hep sen ölürsün, önce sen ölürsün en çok sen ölürsün Mülteciysen…

YAYINLAMA:
Hep sen ölürsün, önce sen ölürsün en çok sen ölürsün Mülteciysen…

Medeni dünya ve batılı uygar insanlar için çok büyük sorun olmaya başladı mülteciler ve göçmenler…

Peki kimdi bu göçmen ve mülteciler. Ne olmuştu da evini, Barkını, işini, yurdunu, ailesini, geçmişini arkasında bırakıp her şeye sıfırdan başlamak için kamyon kasalarında veya yarım yamalak botlarda çoluk çocuğu, sevdikleriyle ölüme meydan okumak ister ki daha doğrusu bütün kayıplarına rağmen sağ kalabilenlerle yaşam savaşına girmişti..

Kolay mıydı yokluklardan dilini, dinini bilmediğin, tanımadığın insanlarla ve sana yabancı kültür içinde kendine yeni bir hayat, yeni bir yaşam kurabilmek.

Medeni dediğimiz katil ABD ve insanlığını paraya satan Avrupalı emperyalist ülkelerin kendi çıkarları doğrultusunda çıkardıkları savaşların insanlığa hediyesidir aslında mülteci, göçmen ya da sığınmacı diyerek aşağıladığımız çoğumuz tarafından istenmeyen kalıcı misafirler…

Afganistan’da, Suriye’de, Yemen’de, Irak’ta, Filistin’de Libya’da çıkarılan mezhep, din veya kardeş kavgalarından kaçanların ve medeni dünya! Tarafından öz kaynakları sömürülen ülkelerinin yokluğunda kaybolmamak ve yaşamak için direnenlerden başka ne yapması beklenebilir ki…

Savaşları çıkarıp yerel halkları birbirine öldürterek nemalanmanın adı mıydı medeniyet. Yoksa kendi çıkarları için insanlığı vahşete satmanın pazar payı mı? Bunu siz söyleyin…

Uluslararası hukuk, insan hakları, özgürlük kavramı, düşünce özgürlüğü sadece Emperyal güçlerin tekelinde mi olmalıydı.

"14/1. herkes, zulümden kurtulmak için başka ülkelere iltica etme ve bundan yararlanma hakkına sahiptir." Diye yazıyor insan hakları evrensel beyannamesinde…

İnsanlık düşmanı yaratıklar tarafından baskıya ve zulme uğradıkları için mülteci olan ve yine bu Elitist(!) grubun çeşitli ırk ve kültürlerdeki sefil uzantıları tarafından hedef gösterilip hakaret edilenlerdir bir aslında göçmenler.


Ancak en önemlisi, ne kadar aşağılanmaya çalışılsa da, ayrımcı, insan haklarını tanımayan, ırkçı, insan görünümünde aşağılık yaratıklardan çok daha değerli kişilerdir göçmen, sığınmacı veya mülteci diye adlandırdığımız bu güzel insanlar. Çünkü sadece en temel hakları olan yaşama hakkını korumaya çalışmaktır gayeleri. Kendini Medeni, Uygar diye adlandıran itler gibi sömürmek, katletmek değil…

Koş bak orası yeni vatan! Bir kaç kulaç uzakta! Kaç, ardına bakma derler sonrasında.

Koşar atarsın kendini, çocuğunu çocukluğunu dalgaların arasına! Henüz anlamışken gerili duran bir yayın hedefinde olduğunu, boğulursun vicdan sularında! Ha babam insana hak, insanlığa eşitlik, hürriyet vaad eden sahtekarların huzurunda!

En iyi onlar bilir çünkü medeniyeti, hakkı, adaleti ve en iyi onlar geçirir yoksulların ciğerine pençelerini...
Bitmez bu döngü! Canı tatlı soysuzların sırasını tutar, sıra, sıra ölüler!

Hesap tutar o soysuzlar, plan yapar, nutuk atar!

Her ölüden sonra biraz daha varsıl, biraz daha duygusuz, biraz daha zalim olurlar!

Sallayarak parmaklarını hesap sorar, tehdit savurur, en nihayet tebessümle kucaklaşırlar!
Hep sen ölürsün, önce sen ölürsün, en çok sen ölürsün! Adını, sanını, sayını bile unuturlar!

Dışlanmışın da dışlananı! Yersiz yurtsuz seferi, zalimin zul olup yağdığı devirde Dünyanın artık ne kadar kör olduğunu gösteren olgudur göçmenlik.

Mülteciler emperyalizmin kanla suladığı zülüm ağacının acı meyveleridir.

Ve unutulmasın ki Mülteciler insandır, istatistik değil bizim gibi, bizim gibi olmaya çalışanlar gibi…

Yani sözün özü diyorum ki…

Ölmesin insanlar, O ya da bu oldukları için. Ölüm korkusuyla aç ve açıkta kalmasın çoluk çocuğuyla.

Sınırlar çizmesin kaderini toplumların ve eşit olsun yaşam hakkı herkesin. Ne kadar olabilirse ne demişti Nazım “Bir ağaç gibi hür ve tek, bir orman gibi kardeşçesine”

VESSELAM

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *