Barışlar gülsün...
25 yılı aşan meslek hayatım süresince “Ucu” bir yerlere dokunan sayısız haber yaptım. Yaptığım haberlerin hep fikri takibini yaptığım için haber kaynaklarımla olan dostluklarım da hep uzun oluklu oluyor. Çok iyi bir Adıyamanlı olan, eskiden de AK Parti’de çeşitli kademelerde görev almış olan bir avukat ağabeyim de onlardan biriydi. Yabancı uyruklu olan müvekkili boşanmak için dava açmış, iki çocuğunu aylardır göremiyordu. Bir süre sonra konuştuktan sonra İki tarafın karşılıklı olarak açmış olduğu dava dilekçesi elimdeydi. Karşı taraf bir dönemin en konuşulan, en tartışılan ismi olunca ilk sorduğum soru da “Ağabey yayın yasağı almamışlar mı?” oldu. Aylardır süren şiddetli geçimsizlikten sonra Aile Mahkemesi’e başvuran bir dönemin en konuşulan ismi yayın yasağı talebinde bulunmuş. 1 Ağustos 2023 tarihinde yapılan başvuruyu mahkeme reddetmiş.
O dilekçenin sonunda bu talebi görünce tekrar aradım avukatı. Kesinlikle yayın yasağı yoktu. Yayın yasağı olduğunu bilseler uğraşmazlar zaten. Neyse biz ertesi gün buluştuk. İki avukat ve onların müvekkili ile uzun uzun konuştuk. Eski süreçlerden başlayıp evlilikleri boyunca yaşadıklarını uzun uzadıya anlattı. Ses kayıtları, videolar olduğunu söyleyince şaşkınlığım daha da artmıştı. karşı tarafın da suçlaması vardı. Haberimde ona da yer verecektim. Sonuçta ünlü, nüfuslu bir aileydi… Yayın yasağı olduğu için çok fazla detaya giremiyorum. Zaten hukuki olarak da mümkün değil. Neyse haberi hazırlayıp sayfaya yerleştirdik. Çok uğraşmıştık. Emek vardı yani. Gazetemizin baskısı en geç 21:00 dedi mi bitiyordu. Hepimiz heyecanlıydık. Sonuç olarak Türkiye günlerde bu davayı konuşacaktı. Haberi internette paylaşınca adeta kaynar sular tepemizden aşağı boşalıyordu. Paylaştığımız haber kısa sürede binlerce etkileşim almaya başladı. Haliyle karşı tarafın görmemesi mümkün değildi.
23:30 civarında Sorumlu Yazıişleri Müdürümüz mahkeme kararını gönderdi. Şoke olduk. Aile Mahkemesi’nin reddettiği “yayın yasağı” talebini Sulh Ceza Hakimliği kabul etmişti. Abluka başladı. Gazeteyi durdurun. Haberi silin. Sosyal medya paylaşımlarını kaldırın. Sonuçta gazete baskısı bitmişti. Matbaada gazetemizin kaçta basıldığı, avukatların da tebligatı ne zaman ulaştırıldığını saatleri belliydi . Bu sırada avukatlarla görüşüyordum. Yayın yasağından haberleri yoktu. Onların şaşkınlığı benden daha çok olmuştu. Hatta haberi hemen kaldırmamamızı, araştırdıktan sonra hareket etmemizi söylediler. Kısa süre sonra onlar da gerçeği öğrenmişti. Damga Gazetesi hesabından yaptığımız sosyal medya paylaşımları, internet sitesinden yayına soktuğumuz ve Türkiye’nin merak ettiği o haberi kaldırmak zorunda kalmıştık.
Gün boyunca uğraş verdiğimiz haberi internetten kaldırıp sosyal medya paylaşımını da silince doğal olarak insanlar “Korkup kaldırdılar” dedikodusu yaydılar. Kimseden korkmadık arkadaşlar. Demirden korksak Marmaray’a binmezdik. Hem yandaş hem candaş basının yazamadıklarını yazdık. Herkese eşit mesafede olduk. Bizim elimizden gelen de ancak bu kadardı. Her zaman olduğu gibi ülkede Adalet yine ‘Barış’ı güldürüyordu…!