Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Parçalı az bulutlu
11°
Ara
Damga Dünya İslam İş Birliği Teşkilatı

İslam İş Birliği Teşkilatı

1969’dan bu yana İslam İş Birliği Teşkilatı diye bir kuruluş var. 57 üye ülkeden oluşan ve 60 yıllık tarihi olan İslam İş Birliği Teşkilatı’nın bana göre en kısa tanımı şudur: Sözü çok, etkisi az bir kuruluş!

Okunma Süresi: 3 dk

   1969’dan bu yana İslam İş Birliği Teşkilatı diye bir kuruluş var. 57 üye ülkeden oluşan ve 60 yıllık tarihi olan İslam İş Birliği Teşkilatı’nın bana göre en kısa tanımı şudur: Sözü çok, etkisi az bir kuruluş!
***
   İki nedenden dolayı böyle.
   Birincisi, bu 57 İslam ülkesinin dünya ekonomisindeki payı nedir? İslam ülkelerinin bilime, teknolojiye, eğitime, sağlığa, sanata katkıları nedir? 
***
    2009 yılında İstanbul'da yapılan İslam Konferansı Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İş Birliği Daimî Komitesi toplantısında, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 22'sini oluşturan İslam ülkelerinin dünya üretimindeki payının sadece yüzde 7 civarında olduğu altı çizilerek vurgulanmıştı.
*** 
   Türkiye Kalite Derneği’nin 2015 yılı toplantısında bir konuşma yapan Dr. Şaban Kızıldağ, “8 yıldır 57 ülkede incelemelerde bulunuyoruz. Bu ülkelerin tamamı Müslüman ülkeler, bu ülkelerin toplam nüfusu 1 milyar 680 milyon ve bu rakam neredeyse dünya nüfusunun üçte birine denk geliyor. Bizim gibi dinamik bir ülkenin de içinde bulunduğu bu 57 ülke ne üretiyor diye alt alta üst üste koyduk, bu sürede 57 ülkenin, katma değer olarak Almanya’nın ürettiğinin yarısını üretmediğini gördük” dedi.
***
   57 Müslüman ülke içerisinde en büyük milli gelire Türkiye sahip. Şimdi çarpıcı bir karşılaştırma yapalım. Apple’ın 2016 yılı piyasa değeri 700 milyar dolar! Türkiye’nin 2015 yılı milli geliri 721 milyar dolar! Bir şirket, bir ülke!
***
   2012yılında TOBB toplantısında Hisarcıklıoğlu şöyle diyor: “Dünyanın en fakir 48 ülkesine baktığımız zaman 22 tanesi İslam ülkesi. Bunun sebebi ne diye düşünebildik mi? Dünya enerji kaynaklarının yüzde 90'ı İslam ülkelerinden çıkacak ama zengin olamayacaksınız.”
   Bu enerji kaynakları da olmasa Somali’den beter olacaklar!
***
   Bir ülkenin veya uluslararası kuruluşun gücü, ekonomiden hukuka ve bilimden demokrasiye kadar bir gelişmişlik yelpazesini kapsar. Zorba iktidarların olduğu yerde ne bilim ne özgür düşünce ne de demokrasi gelişir. Zaten bu değerler onların işine gelmez çünkü onlar kamu kaynaklarını soyarak iktidarlarını devam ettirme derdindeler. Müslümanlık bu zorbaların elinde talanın bir kılıfı olarak kullanılır.
***
   İkincisi, dünyada artık din kimlikli iktisadi/siyasi/askeri uluslararası bir kuruluşun fonksiyonel olması mümkün değildir. Ekonomik yapıların, bilimin, teknolojinin, sermayenin Müslüman’ı, Hristiyan’ı olmaz, olamaz. İktisat ve siyaset ‘biliminin’ içerisinde böyle bir kavram veya kategori yok. 
***
   Kapitalizm kapitalizmdir; bunun Hıristiyan’ı, Müslüman’ı olamaz!
   Müslüman ülkelerin egemenleri, çıkarları gereği kapitalist sisteme yedeklenmeyi çok iyi bilir ve becerirler. Ancak o sistemin hukukundan, kültüründen, sanatından, biliminden öcü gibi korkar ve uzak dururlar. Kapitalist sitemin finans dünyasının katılımcıları olan ve sistemin nimetlerinden sonuna kadar yararlanmayı bilen bu egemenler, toplumunda bireyin önünü tıkayarak cemaatler hapishanesi oluştururlar. 
*** 
   Yukarıda izahına çalıştığımız iki nedenden dolayı İslam Birliği, göstermelik bir kuruluştur. Zaten kuruluşun adı ve referansı daha baştan İslam olarak konulunca, sakat bir doğum oluyor. Bu kuruluş 60 yıldır prematüre yaşıyor! 
***
   İİT’nin, 60 yıl boyunca uluslararası alanda sonuç alıcı hiçbir eylemi, hiçbir kararı yoktur! En fazla Filistin-İsrail çatışması üzerinde kararları var, ama bu kararlar hayata geçirilememiş. İsrail işgalciliğine karşı 1973’lerde OPEC kanalıyla Batı’ya karşı petrol ambargosu konulmuş. Kaldı ki burada OPEC üyeleri petrol fiyatlarını artırmak için kısmen Filistin sorununu da bahane etmişlerdir. 
***
   Küresel kapitalizmin içerisinde bulunmanın zorunlu gerçekliği, küresel aktörler içerisinden en güçlülerin politikalarına boyun eğmeyi gerektirmiyor. Ancak bu aktörlerden kesin bir kopuşun yaşanması da pek mümkün gözükmüyor. 
***
   Bu gerçekliğin üzerinde yeni paradigmalara ihtiyaç var. Bu yeni, İslam Birliği gibi teşkilatların üreteceği bir konu değil. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *