Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Şiddetli yağmur
10°
Ara
Damga Dünya Bir yumurta nelere kadir

Bir yumurta nelere kadir

28 Aralık’tan beri İran’da kitlesel ayaklanmalar süregelmekte, bu süreçte onlarca insan hayatını kaybetti ve yüzlercesi tutuklandı. Bu ayaklanmaların nedeni olarak birçok sebep öne sürüldü, peki gerçekten İran’da neler oluyor?

Okunma Süresi: 4 dk

Tarihsel olarak İran’da gerçekleşmiş olan sivil hareketler Tahran’da eğitimli üst-orta sınıf kitleler tarafından başlatılmış, organize edilmiş ve ülkenin diğer kentlerine ihraç edilmiştir; fakat bu kez ayaklanmalar Tahran’da değil ülkenin doğusunda bulunan ve ikinci büyük şehri olan Meşhed şehrinde başladı. Başlatanlar da eğitimli üst-orta sınıf değil çalışan orta sınıf insanlardı. Bu insanların bir lideri, belirli bir programları ve kesin bir hedefi yoktu; bu insanları birleştiren, onları ateşleyen sebep sizlere muhtemelen çok şaşırtıcı gelecek: Yumurta fiyatları.
İran son birkaç aydır, bizlerin de yakından tanıdığı, kuş gribi ile mücadele etmekte. Bu hastalığa önlem alma çerçevesinde İran’da yaklaşık 17 milyon tavuk itlaf edildi. Bu itlaf doğal olarak yumurta üretiminde ve piyasaya arzında büyük bir düşüşe sebep oldu, bu düşüşle birlikte yumurta fiyatları aniden iki katına çıktı. 
İran halkını ateşleyen şey belki yumurta fiyatlarıydı fakat, onların asıl protesto ettikleri şey İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin tutmadığı sözleriydi. 
Ruhani 2013’te göreve geldiğinde ekonomik reform sözleri vaatlerinin temelini oluşturuyordu. İran, her ne kadar güçlü bir ülke olarak görülse de, çok yavaş bir ekonomik sisteme, çok yüksek enflasyon ve işsizlik oranlarına sahip olan bir ülke. Bu durumun en temel sebebi onyıllardır Batılı ülkelerce İran’a karşı uygulanan iktisadi yaptırımlardır. Ruhani ekonomiyi düzeltmek için önce Batı’nın uyguladığı bu yaptırımları kaldırmalıydı ve bu amaçta 2015’te ABD ile nükleer silahlarla alakalı düzenlemeler içeren bir antlaşma imzaladı. Bu antlaşma İran’a nükleer silahlarla alakalı bazı kısıtlamalar getiriyordu fakat Batılı devletler de iktisadi yaptırımların bir kısmını kaldırmayı taahhüd ediyordu. Bu anlaşma İran halkı tarafından coşkuyla karşılandı zira anlaşma İran’ın dünyaya açılmasının, ekonomik baskının sona ermesinin bir sembolü gibiydi. Ruhani’nin ilk dönemi sona ererken kısmi bir ekonomik başarı sağladı. Politikaları enflasyon oranlarını düşürdü ve ekonomik büyüme oranlarını yükseltti; fakat işsizlik ve gelir adalaletsizliği konuları çözümsüz kalmaya devam etti. Aynı zamanda yabancı yatırımcının da İran’a yatırım oranları düşük kalmaya devam etti. Yani Ruhani’nin politikaları çalışan sınıf için küçük bir fark yaratmayı başardı. Mayıs 2017’de Ruhani ikinci kez seçildi, zira seçmenlerine ilk 100 gününde sağlam iktisadi hamleler yapmayı ve ekonomik sistemi kalıcı bir biçimde düzeltmeyi vaat ediyordu. İlk 100 gün geldi geçti fakat herhangi bir ekonomik iyileşme yaşanmadı; daha sonra Ruhani aralık ayında 2018 için bütçe talebini kamuya beyan etti, talebin en dikkat çekici kısımlarından biri tutucu dini kurumlara aktarılması öngörülen milyarlarca dolar paraydı. Ayrıca teklif vatandaşa verilen maddi yardımda kesintilere gidilmesini, petrol fiyatlarına zammı ve     bazı devlet okullarının özelleştirilmesini öngörüyordu. 
Tüm bu düzenlemeler artan gıda fiyatlarıyla birleşince hayat, ekonomik açıdan, çalışan sınıf için yaşanmaz hale geldi ve bu sınıf kendini ihanete uğramış hissetti ve ayaklanmalar herhangi bir lideri olmadan, başkentten herhangi bir politik grubun yönlendirmesi olmadan, tamamen çalışan taşralı sınıfın katılımıyla başladı. Ayaklanmalar birkaç gün içinde ülkenin çeşitli yerlerine sıçradı fakat başkent Tahran’a doğru gittikçe ayaklanmaya katılan kitlenin profili değişmeye başladı. Başta tamamen ekonomik şartların zorluğunu protesto etme amacı taşıyan kitle bir noktadan sonra İslami rejimin baskısını protesto eden ve laik bir rejim ilan edilmesini arzulayan bir kitleye dönüştü. Bu süreçte ABD Başkanı Trump’ın ve İsrail Başbakanı Netanyahu’nun ayaklanmaları destekleyici açıklamaları protestolara katılımı düşürdü ve rejimin elini güçlendirdi.
Tüm değişkenlerden bağımsız düşünürsek bu ayaklanmalar bizlere gösteriyor ki bir toplum ne kadar baskılanırsa baskılansın bazen bir yumurtanın fiyatından bazen de bir ağacı kestirmemek için ayaklanabiliyor. Ve bu olayların bizlere herkese gücünü hatırlatmasını temenni ediyorum. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *